Başlangıçta şimdi web 1.0 dediğimiz şey vardı, o zamanlar sadece web olarak adlandırılıyordu. İlk web siteleri, portallar ve çevrimiçi hizmetler geliştirildi ve kullanıcılar doğrudan etkileşim şansı olmadan yalnızca bilgileri okuyabiliyordu. Tek yönlü bir iletişim ağıydı.
Ardından, katılımcı iletişim biçimlerini mümkün kılan sosyal ağlar, bloglar, forumlar ve podcast'ler gibi uygulamaların ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla birlikte web 2.0 geldi. Bu yeni araçların gelişmesiyle birlikte, kullanıcılar kendi aralarında iletişim kurmaya ve birçok şeyi web üzerinden paylaşmaya ve kendileri de web içeriğini oluşturmaya başladılar. Kullanıcı, pasif bir aktörden, ortak ağ olarak da adlandırabileceğimiz yeni süreçler ve dinamikler oluşturarak çevrimiçi içeriklerin yaratılması ve yönetilmesinde lider oldu.
Web 3.0
2006 yılında ilk kez Web 3.0 konuşulmaya başlandı; belirli bir teknolojiden ziyade başka faktörlerden bahsedildi, özellikle bağlantı ve ilişkilendirme sözcükleri anahtar kelimeler oldu.
Semantik web: Bilgi ve verilerin otomatik olarak işlenebilmeleri için birbirine bağlandığı ve düzenlendiği sanal bir ortam. Kısacası, makinelerin içeriği okuduğu ve aynı zamanda yorumladığı bir web.
Yapay Zeka: Kullanıcılarla neredeyse insani bir şekilde etkileşim kurabilen, Yapay Zekaya dayalı tüm yeni teknolojiler.
Artırılmış web (Enhanced web): Web'in, gerçekliği en çok etkileyebilecek iletişim kanalı olarak kabul edildiği, şimdiye kadar diğer tüm medyalara göre daha üstün bir şekilde sosyolojik bir yönü ifade eden bir kavram.
Kutupların birleşmesi: Kullanıcı ve web olarak iki farklı kutup yok artık, sürekli olarak birbirini yaratma sürecinde olan bir oluşum var.
3D web: Web'in üç boyutlu ortamlarda dönüştürülmesi.
Veritabanı olarak Web: İnternetin araştırmaları iyileştiren bilgilerle dolu büyük bir veritabanı olarak kullanılma olasılığı.
Tüm bu faktörler, web 3.0'ın, internetin günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelerek, her yerde ve her zaman çevrimiçi olduğumuz bir çağ olarak nitelendirilmesine yol açmaktadır.
Ve web 4.0?
Web teknolojilerinin bundan sonraki aşamasında, kuşkusuz artırılmış gerçeklik ve Büyük veri baş rolü oynayacaktır. Her insanın dijital bir alter egoya (kişinin ikinci şahsiyeti) sahip olacağı ve akıllı makineler gibi yeni arayüzlerle daha fazla konuşacağı bir çağ olacağı düşünülüyor. Ayrıca, gelecekte web’in yalnızca dijital dünyayı değil, aynı zamanda çevremizdeki gerçekliği de etkileyecek daha fazla bilgi kontrolüne sahip distopik bir durumu olabileceği de düşünülmektedir.
İnternet 4.0'ı “aktif web” olarak adlandırabiliriz. Mevcut web 3.0'da, arama motorlarının kullanımı hala çok önemlidir ve bunlar bize, ihtiyaçlarımıza göre kullanabileceğimiz en geniş içerikli web sayfalarından bilgi verir. Bu nedenle, örneğin, bir gece Paris'te bir otelde konaklamak istiyorsak, arama motoruna "otel odası Paris" gibi bir şey yazmamız yeterlidir ve arama motoru bize web sayfalarının bir listesini verir.
Web 4.0 bundan oldukça farklı olacaktır. Tamamen geliştirildiğinde, web 3.0 kullanırken gerekli olan birkaç adımı kaldıracaktır, bu şekilde kullanımı daha doğrudan ve “görünmez” olacaktır. Birincisi, geleneksel arama motorları kaybolmayabilir, ancak sanal asistanlara entegre edileceklerdir. Bu sanal asistanlar hem sözlü hem de yazılı olarak doğal dili anlayabilecek ve onlara bir insan gibi sorular sorulabilecektir. Biz onlara "12 Ağustos için Paris'te bana bir oda bul" dediğimizde kişisel zevklerimizi, alışkanlıklarımızı ve ihtiyaçlarımızı daha önceden bilen bir kişisel asistan gibi en uygun otelden rezervasyonumuzu yaptıracak, bize sadece onaylamak kalacaktır. Başka bir örnek vermek gerekirse, bir uygulama veya sanal asistanınız sizin alışkanlıklarınızı ve zevklerinizi bilerek, en sevdiğiniz yönetmenin yeni filmini izlemek için sinema biletini kendi başına ve adınızla rezerve edecek, sizin yapmanız gereken sadece onay vermek olacak.
Web 4.0'a ne zaman tanık olabileceğiz? Muhtemelen beklediğinizden daha erken. Bunu mümkün kılacak teknolojiler zaten geliştiriliyor. Siri, Cortana veya Google Now gibi sanal asistanlar, otomatik öğrenme sistemleri sayesinde doğal dili daha iyi anlamayı başarıyor. Ayrıca, “Büyük Veri” daha etkin bir şekilde işleniyor ve birden fazla kaynaktan elde edilen tüm bilgiler birbirine bağlanıyor.
Tüm bu gelişmeler müthiş; fakat biraz da düşündürücü değil mi!